16 Mayıs 2012 Çarşamba

*


Yine oturuyorum odamda. Loş ışık , sessiz müzik ve gözyaşlarım. O kadar doluyum ki. Derdimi kelimelere cümlelere dökemiyorum. Anlatmak istediğim halde anlatamıyorum, işte bu yüzden çekip gitmek istiyorum..“Belki gidersem herşeyi unuturum boşalır rahatlarım” diyorum ama gidemiyorum. Nereye gideyim ki? Tek çarem ağlamak. Ağlamak ve rahatlamak. ”Ağlayınca geçiyor mu ?” diye soruyorlar. ”Evet , ağlayınca geçiyor ve huzur  buluyorum.
Ben buyum böyleyim işte.. Çoğu insan gülmek isterken,ben ağlayıp rahatlamak istiyorum .
Günlerce göz yaşlarımı saklayıp, günü geldiğinde ise seslice ağlayip susuyorum. Ben farklıyım biliyorum ve hissediyorum. Çevremdekiler farklılaştırdılar beni. Sizin yüzünüzden böyle oldum ben..
Ben böyle değildim. Hergün kahkaha atan ben , artık gülmüyorum bile. Gülesim gelmiyor. Yada gülümsediğim halde aslında ağlıyorum ama göstermiyorum..
İşte ben sizin yüzünüzden çekip gitmek istiyorum.

-


Bu aralar, kor kırmızı dudaklarına yerleştirdiğin buselerin tadından çalıyorum beş  çaylarında, sana dönüyorum mevsim değişince yana yana… Gün batımında sana koşuyorum, sen kokuyorum yalnızlığımda.. Düşünmek istemiyorum ayrılığı hasret tuzağına düşüp, sana karşı gelen duvarlarımı yeşile boyuyorum üstüme eski mecmuaları örtüp… Bir de; hep seni sayıklıyor parmaklarım, hep sana yazıyor kalbim..
Bilmiyorsun; sana feda ettiğim cümleler ömrümün özeti, sensiz yatağım bir kirli çamaşır sepeti..
Sen eskitirken yalnızlığın yollarını, ben yekten kimi gördüysem hep seni sordu, senli günlerime özendi. Düşün ne haldeyim, paramparça şimdi kaşlarım; ne bir sebep sonu hüsran kavgalara, ne bir tını kulaklarımda..
Şimdi, yine aynı gecenin düşüne, yine ömrün dirilişine kelimelerim..
Unutma; umudu yitirdiğin zamanları arkana alıp rüzgara kafa tuttuğunda her ne kadar kulak arkasına atsan da geçmişini, an gelir teker teker karşına çıkar yitirilmiş aşkın çığlığı.. 
Bir de merak ediyorum; ellerinin arasına sıkıştırdığında başını, bir dua daha savursan göğe ve ellerimin arasına yerleştirdiğinde kalbini bir tutam sevgi sözcüğü daha saçsan duvarlara, çok mu dokunur gözlerine ?
Bana soracak olursan; boş ver gitsin dünyayı, sarıl ıslak masallara..
Nesilden nesle bir köprü olsun bu gece buseler, tenin tenime sahip çıksın karanlıkta. Kaybedilen günlere birer ad koyalım, atalım torbaya. Şanslı olan tarihe nispeten süsleyelim fotoğraf karelerini. Açık hava faydasında çekelim içimize aşkın dumanını.
Hadi uzat elini; soru işaretlerine astılar yorgun bedenimi.
Geleceğin huzuruna bir eş duruyor karşında; korkma, kurtar beni..

4 Mayıs 2012 Cuma


Hayatımdan giden her insana sormak istediğim o kadar çok soru var ki. 
Mesela sana;
Nereye, kime, nasıl, neden, “ne uğruna” gittin? Nolurdu biraz daha beni sevseydin, biraz daha beni merak etseydin? Çok mu zordu? Hiç mi düşünmedin, yanımdan gittikten sonra başka bir tarafa doğru yürürken hiç mi canın yanmadı? Anlamıyorum gerçekten. Hiç mi istemedin biraz daha benimle kalmayı, yanımda, biraz daha konuşmayı, biraz daha sevmeyi, hiç mi istemedin? Bazı zorluklara “biz” için katlanmak çok mu zor gerçekten? Yalandan da olsa beni dinlemeyi, en azından dinlermiş gibi yapmaktan o kadar çok mu sıkıldın gerçekten? Gözlerime bakarak konuşsan keşke. Bitti derken hiç mi canın acımadı? Bundan sonra napacağım diye hiç mi düşünmedin? Ben senin yerine başka hiç kimseyi yakıştıramıyorken sen başkalarına “herşeyim” demeyi nasıl böyle kolay kabullendin söylesene? Kalbin mi yok, duyguların mı öldü, hislerin mi yok oldu? İçinde bir yer, gösteremediğin ama fazlasıyla hissettiğin o yer hiç mi acımıyor nolur bişey de? Diyemezsin dimi, biliyorum. Ama şunu unutma, bir gün birini seveceksin, bu sorularının hepsini sen ona soracaksın. Belki benim seni sevdiğim kadar çok seveceksin onu. Ve sonra o “senin en zor anında” gidecek. Uzun süre beraber olucaksınız. Tüm beraberliğinizi “bitti” dedikten sonra arkasına bakmadan bitirecek. O zaman hissedeceksin işte. Tam şuranda hissedeceksin. Neresi olduğunu hisseden herkes anlar da, sen de aşık olunca anlayacaksın işte.
Ama her şey için “çok geç” olacak.

...


Bugün yine milyonlarca insan, otobüs ya da arabaların camından bakıp tek bir kişiyi hayal edip durdu. Ne yapacaklarını düşündü.
Bugün hapisteki insanlar, takvimden bugünün üstünü karaladı. Bittiğine şükretti.
Bugün yine belki onbinlerce insan, birilerini unutmak için birilerini öptü. Kendinden utandı birkaçı, birkaçı çok fazla zevk aldı.
Bugün birileri dükkanda müşterisini bekleyip durdu. Bazıları para için ordan oraya koşturdu. Bazıları eve tek bir ekmek almak için, saatlerini feda etti. Bazıları muhteşem holdinglerinde, çok önemli bir kararın imzasını attı bugün.
Hatta bugün birileri aşık olduğu adamı gözleri dolu dolu aldattı. Bugün birileri aşık olduğu kadını defalarca kez aldatıp durdu.
Bugün birileri aşık oldu.
Bugün birileri bakireliğini kaybetti.
Bazıları aldattığı sevgilisini yine aldatmaya devam etti. Durmadı.
Bazıları bugün hiçbir kelam etmedi, oturdu. Sustu, kelimelerinin onun haketmediğini düşündü.
Bazıları bugün sevgilisiyleydi, doyasıya sevişti. Eve geldiğinde masum rolu yaptı ailesine, hatta bir iki saniye kendinden utandı.
Bugün birileri misafir ağırladı evinde, onlara pastalar, börekler ikram etti.
Bugün ben seni hiç özlemedim. Bugün birileri seni sorduğunda “lütfen onu sormayın” dedim. Sonra onlar tekrar sordu. Sinirlendim kavga ettim.
Taksiciyle sırf seni hatırlattığı bir şarkıyı açtığı için tartıştım. Parasını verip indim hemen.
Sen naptın? Bilmiyorum.
Hayat çok zor, seni de hiç göremiyorum zaten.
Nolucak bilmiyorum.

...


Şarkılar dinliyorum. Hissetmiyorum. Hiçbir anıyı hatırlayamıyorum.  ”Hislerim, duygularım, yazmaya çalıştıklarım.” Yazamıyorum, en kötüsü ben artık konuşamıyorum. Kimseye bahsedemiyorum. Hissizleşiyorum. Birileri en sevdiği insanlardan ayrılıp ağladıklarında acımıyorum bile. Bir kere kaybettikten sonra, “nasıl olsa bitmeyecek mi? gitmeyecek mi?” demekten kendimi alamıyorum. Sabahları kucağımda kahvaltı yapıyorum. Domates yemiyorum artık mevsimine göre yemek yiyorum. Sağlıklı besleniyorum. Kimse ölmesin istiyorum. Korkuyorum bazen. Arabaların bana çarpmasını kabul ediyorum da, en sevdiklerime çarpmasından çok korkuyorum. Şarkıları sonuna kadar açıyorum. Hissetmek için. Hatta kulaklıkla dinliyorum. Duyamıyorum. Özlemiyorum. En kötüsü öz-le-ye-mi-yo-rum! Köpeği olduğum insanların bambaşka birine değişmelerini kabullenemiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum. Ben değişiyorum. Sen yok oluyorsun. Nasıl olucak böyle bilmiyorum. Sonumu göremiyorum. Hala en ufak şeyde, kalbimi ağzımda hissediyorum. Evet evet, ağzımda. Sokakta yere tükürüyorum. İğrençleşiyorum. Hiç yapmayacağımı düşündüğüm şeyleri, inat uğruna yapıyorum. Deliriyorum. Ağlayamıyorum. Üzülüyorum da, gözlerim dolmuyor artık. Keşke ağlayabilsem.Ben kendimi kaybettikçe, bambaşka biri oluyorum.
Rüyalarımda bile seni göremiyorum artık. En çok bunu kaybettiğime üzülüyorum

1 Mayıs 2012 Salı

...


Biliyor musun; Aslında en çok, birbirine deli gibi aşık insanlar acıtırlar birbirlerini. Aşk değil, sevgi biter. Sevdiğin insanı değil, aşık olduğun insanı paramparça edersin. Doyamazsın ona. İliğine kadar işlemek istersin. Kanına susarsın. Gözünün içine bakarken bile onu özler, başka birinin onu sevmesi olasılığına katlanazmazsın. Göğüs kafesin daralır, paylaşamazsın.
Senin o, sadece senin. Başkası da kim? Kim o başkaları? Nasıl sevebilirler onu? Nasıl izin verebilir o, başkalarının sevgisinin aranıza girmesine? Ne arkadaşları, ne ailesi? Sadece sen, en çok sen sevmelisin onu. En çok sen bitirmelisin. Sen tüketmelisin. Sen! En çok sen.
Yerden kalkamayacak hale getirirsin sevginizi. Aşkınız günden güne bir çizik atar sevginizin bileğine. Kan olur her yer. Başını öyle bir döndürür ki, fark edemezsin. 
Birbirine çok aşık insanlar ayrılınca hiç görüşmezler. Yan yana olup birbirlerinin yüzüne dokunamamaya, bebek kokan göbeğini öpememeye, artık beli açılınca elini atıp kapatamayacak olmaya onlar katlanamazlar. Dudaklarına yapışmak yerine, konuşurken yalnızca ağız hareketlerini izlemekle onlar yetinemezler.
Birbirine çok aşık insanlar, hep ayrı ölürler. Sevdiklerinin, onları sevenlerin yanında, en büyük tutkularından uzak, sıradan ve güvenli bir şekilde.
Birbirlerinden çok uzakta ölürler. 
Çünkü birbirine çok aşık insanlar, beraberken canlarının diğer yarısını geride bırakıp ölemezler bile. 

...


İşte, buraya kadar geldim ve nereden bitireceğimi bilemiyorum.
Elbette nereden başlayacağımı bilememeyi tercih ederdim, lakin ben de böyle bi ziyanım; bir takım şeyleri neresinden bitireceğimi bilemiyorum.
Ama ben saplantı yapmışım öyle değil mi, çünkü her şeyi en iyi bilen siz insanlar, öyle olduğunu iddia ediyorsunuz. Ne de çok biliyorsunuz ah canım insanlar.
Benim bindiğim durakta neden hiç güzeller olmuyor? İntihar oranı yükselmesin diye köprüye durak koymadıklarını neden sadece ben biliyorum?  
Siz benim koltuğumda oturuyorsunuz insanlar, ben neden kaldırımlarda dikiliyorum?
Ama o beni sevmiyor değil mi? Ben kendi kendimi harcıyorum.
Bakın insanlar, siz ööyle oralardan pek güzel biliyorsunuz her şeyi ama neden içi yanmaya devam eden hep ben oluyorum?
Sizi öldürürüm ulan insanlar, silahımdaki çantayı bi çıkarırsam, bakın, dıkşın! dıkşın! Ben neden hep boşa atış yapıyorum? Neden müebbet seven hep ben oluyorum?
Neden hep benim burun deliklerim yanıyor insanlar, Allah aşkına cevap verin, neden ben de sizler gibi mutlu olamıyorum? İnsanlar sizi hiç sevmiyorum.
Bana sevdiklerimi vermiyorsunuz insanlar, ben sevmekten neden vazgeçemiyorum?
Ben ne istiyorsam öyle olacak lan insanlar! Siz kimsiniz ki açıklama yapmak zorunda kalıyorum?
Sonra siz ikiye filan da ayrılıyorsunuz, neden hep ben ortada kalıyorum?
Oğlum insanlar, ben neden sizin gibi sarhoş olamıyorum?
Sorularımdan bunaldıysanız sizi şöyle alayım insanlar, birinci sınıf gömme hizmeti veriyorum.
Beni biraz anlayın insanlar, çok acı çekiyorum.
Yatıyorum kalkıyorum geçmiyor insanlar, bana yardım edin, ben ne yapacağımı bilemiyorum.
Denizleri izliyorum insanlar, siz manitanızın boynunu emerken ben asfaltları izliyorum, uzun yollar gidip geliyorum, beni hor görüyorsunuz da, siz benim sevdiğimin koynunda yatıyorsunuz be insanlar, ben size bir şey diyor muyum?
Sakın sevmeyin beni, hiçbirinize karşı minnet duymuyorum.
Bir köpek kadar olamıyorsunuz be insanlar, size hiç acımıyorum.
Unuttum gitti insanlar, bana inanmayın, hepinizi kandırıyorum.
Beni rahat bırakın artık insanlar, ben sevmekten başka bir bok bilmiyorum.

30 Nisan 2012 Pazartesi

kustum.

Hissedemiyorum, artık hiç bir şey hissedemiyorum.
Ne yapmalıyım bilmiyorum. Çok mu abartıyorum acaba sevgilim, bu kadar çok sevmemem mi gerekiyor seni, aşk dolu bakmam mı gerekiyor sana. 
Peki neden ? 
Neden seni aşkla sevmem günah, neden olmuyor. İstesen olurdu, istemiyorsun. Biliyorum. 
Olsun ben beklerim ben hep beklemedim mi zaten seni, saniye saniye saymadım mı bana geleceğin dakikaları, biraz canım acır. Ama olsun, geçer. Sen acımasına izin vermezsin biliyorum.   
Çok saçma sevgilim, ben seni böylesine severken senin bana ''arkadaş'' sıfatı koyman çok saçma. Oysa ben seni mumları mı üflemeden önce dilemiştim, her yıldız kaydığında, her kirpik düştüğünde gözümden. Ama sende haklısın çok hata yaptım, çoğu gerçek olmasa da sen hep yaptığıma inandın, keşke bana gerçekten güvene bilseydin. Belki şuan ağlayarak şarkımızı dinlemek yerine yatağımda uyuyor olurdum. Kim bilir. Belkide mutlu olurdum. Abarttığı mı düşünebilirsin, istediğin kadar düşün. Bunu düşünmen sana sırılsıklam aşık olduğum gerçeğini asla değiştirmeyecek. Hem ben senden karşılık beklemiyorum ki, hiç beklemedim. O zaman ne anlamı kalırdı ki aşkın değil mi? Aşk sana basit geliyor şuan da biliyorum, böyle hissetmene sebep oldum özür dilerim. Ama aşk o kadar büyülü ve güzel bir şey ki güzel olduğu kadar acı verici de, sana ''günün nasıl geçti sevgilim'' demek isteyip de diyememek gerçekten kötü. 
Şuan bu satırları yazarken hem seni kaburgalarımın içine sokucak kadar çok sevip hemde kaburgalarını kırıcak kadar nefret ediyorum senden. Madem böyle yapıcaktın niye geldin? gitmek içinmiydi herşey? İntikam mı almak istedin benden? aynısını mı yapmak istedin bana? eğer amacın buysa başardın. Yapma artık. Gerçekten. Ben çok yalnızım, hemde çok benim sana ihtiyacım var.Çok zor durumdayım. Aen olmazsan ben ne yapardım. Neden duygularım mı bu kadar hiçe sayıyorsun. Olsun, boşver. Bir gün fikir değiştirirsen ben buradayım hep burada olacağım, elin solunda olsun sevgilim orada olacağım.

28 Nisan 2012 Cumartesi

İçimden

Bilmiyorum. Ne yapmam gerektiğini ne söylemem gerektiğini, öyle değiştin ki. Hislerin, kelimelerin, bakışların her şeyinle değiştin artık.Eskiden benim olan adam olamazsın sen, bu kadar kötü ve hissiz olamazsın. O adam kalbimin kırılmasına asla izin vermezdi, şimdi ise kırılan parçaların üzerine çıkmış, kalbimi ayaklar altına almışsın. Az önce kayan yıldız bendim.Görmedin.çünkü; ulaştırmamı isteyeceğin dileklerin çoktan ölmüş. Ben çoktan ölmüşüm senin içinde, aslında ben hiç yokmuşum. Hiç olmamışım, hiç yaşanmamışım.Yaşamamşsın sen beni. Ben artık susuyorum. Hep yaptığım gibi. Aşkımı alıp sessizce terkediyorum bu şehri, yağmur bu sefer benim için yağıyor. Bulutlar bana kızgın. Seninle birlikte onları da terkediyorum çünkü. Kim bilir belki bir gün karşılaşırız tanrının ütopyasında.